Türk milletinin dünüyle küs, bugünüyle kavgalı ve geleceğinden umutsuz
Durumu şöyle izah edelim. Anadolu’da her inançtan Türkler yaşadığı halde neden izleri yok! Neden eserleri görünmüyor! Neden İslam dışı tüm inançları Türklerden başka herkese bırakıyoruz. Neden, Anadolu’daki kiliseler, mabed yerleri ve Müslümanlık dışı iba

Bayram Türkmez
golbasigazetesi@gmail.com - 05355673077Türk milletinin dünüyle küs, bugünüyle kavgalı ve geleceğinden umutsuz olma hakkı yoktur!
Durumu şöyle izah edelim. Anadolu’da her inançtan Türkler yaşadığı halde neden izleri yok! Neden eserleri görünmüyor! Neden İslam dışı tüm inançları Türklerden başka herkese bırakıyoruz. Neden, Anadolu’daki kiliseler, mabed yerleri ve Müslümanlık dışı ibadet alanlarını Antik Yunan, Roma/Bizans inanç merkezleri olarak tanıtıyoruz?
Oysa, Ön Türklerde Şamanlık inancı, Selçuklu da Hristiyan Türkler, Hazar’da Yahudi Türkler ya da Uzak Şark Dinleri de bu milletin inançları arasında yer alıyordu.
Türklerin yaşadığı bu inançları yok saymak sadece, Türk milletinin köklü tarih ve kültüründen sadece kopmak anlamına gelmez, esas sıkıntı bu toprakların köklerinde Türklerin bulunmadığına dair tarih ve kültürü de kendi ellerimizle gösteriyoruz!
Zaten, farklı inançları yaşamasaydık Hz. Mevlana “Gel, ne olursan ol yine gel, İster kâfir, ister mecusi, ister puta tapan ol yine gel, Bizim dergâhımız, ümitsizlik dergâhı değildir, Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel” diye çağırırmıydı.
Hünkar Hacı Bektaş Veli’nin “ Vilayetnâme'sinde Türklerin çeşitli inançlarının izleri bulunmaktadır. Mesela, Eski Türk inancına ait dağ-tepe kültü, taş-kaya kültü, ağaç kültü, ve su kültü gibi inançların izleri vardır. Bununla birlikte Vilayetnâme'de İslâmî inançlar ve ibadetler İslam öncesi inançlara göre daha fazla yer almaktadır...”(alıntı) (Velayetname; Hacı Bektaşi Veli'nin eserleri, hayatı ve yaşadıkları üzerine önemli bilgiler veren eser)
“Köklere İnmeden, Göklere Çıkamayız” yazıma bağlı olarak, Atatürk’ün “7000 yıldan beri Anadolu’dayız” dediği Türk Tarih Tezi ile birlikte - desteklediği ve “tüm dillerin kökeninde Türkçe vardır” dediği “Güneş Dil Teorisi”de başta cemaatlerin şiddetli itirazları ile yok sayılıyor. Atatürk’ün düşüncesini taşıdığını söyleyenlerinde çoğu tarafından bu tez'ler ÖGRETİ haline getirilmeyince örtülü şekilde Atatürk'e karşı duruş ortaya çıkıyor!
Bugün, kendi ellerimizle Anadolu topraklarını, Türk olmayan Hristiyan veya Ermeni kültürüne teslim edip, Anadolu’da Türklerin köklerinin olmadığını tescil eder gibiyiz.
Arkeolojik sonuçlar itibarıyla bulunan tarihi eser ve kalıntıların hepsinin Antik Yunan, Roma/Bizans’a bağlayarak tarihsel/kültürel köklerimizden kopartılıyoruz.
Vatikan devletinin başkanı Papa ülkemize gelmiş, binlerce yıllık köklerini arıyor, bulduğu kalıntı eserler arasında ibadetlerini yapıyor. Bu duruma cemaatlerden pek eleştiri gelmedi, sadece Bağımsız Türk Ortodoks Patrikhanesi’den güçlü eleştiri yapıldı. Binlerce yıllık köklerini bulmak için papa ilk ziyaretini Türkiye’ye yapıyor.
Durum böyle oluşunca bilinçaltı verileri de bu yönde işleniyor. Türkler en az 7000 yıldan beri Anadolu topraklarında diyen Atatürk’ün tezi de burada yok sayılıyor. Bu ve dil konusunda birçok sorunu çözecek olan Güneş Dil Teorisi zaten hiç gündem de yok.
Anadolu toprakları yüzyıllar boyunca, farklı din ve inançların ibadet yerlerinin de merkezi oldu. Ve bu inançların merkezinde Türkler vardı. Onun için, Anadolu’da var olan değişik ibadet alanları ile birlikte kiliseler, tarihi buluntular, yazıtlar ve diğer eserlerin hepsini Antik Yunana/Romaya ya da Bizansa bağlamak kendi ellerimizde köklerimizden kopuşumuzu da adeta tescil etmektedir!
Oysa, Selçuklu döneminde Anadolu topraklarında Hristiyan Türklerin varlığı ortadadır. Osmanlı döneminde dağıtılan Karamanoğulları Hristiyan Türklerdi, daha yakın tarih olan 1923 yılında Lozan Anlaşması gereği Türkiye-Yunanistan nüfus mübadelesi din üzerinden gerçekleşmiş. Türkiye’deki Hristiyan Türkler Yunanistan’a gönderilmiş, Yunanistan’daki Müslümanlar Türkiye’ye gelmiştir.
Diğer taraftan tarihteki farklı inançlarımızın varlığını bilmek, sadece köklerimizi hatırlatmaz aynı zamanda kendimize olan özgüveni de ortaya koyar. Geçmişte farklı inançlara sahip olduğumuzu saklamanın, yok saymanın, izlerini yok etmenin sadece köklü tarih ve kültürümüze değil düşün ve hayal dünyamıza bile sınırlar çizdiğini görebilmeliyiz.
Ayrıca, Rehberi Kuran-ı Kerim olan İslam dinimizin ögretisi ve yaşanmış hadiseleri ile; adaletini, insana verdiği değeri, İlmini, hatta insan ruhunu hiçbir kul’a/kişi'ye bağlı olmadan sadece "Allah’a bağlı" olarak bireyin özgürleşmesini isteyen ögretisi ve amacını her okuyan bilir.
Onun için de köklerimize İnmeden, göklere çıkamayız!
21 Aralık 2025
Saygılarımla
Bayram Türkmez

