Dertleşmek istediğimde yazdığım tuhaf mektuplarım...
Milas 'ın dağ köyünde Celal dayı ve feriştah yengenin misafir severliği beni hep duygulandırıyor. Dagbaşındaki bu köyde beni tutan bu insanlar bende derin bir ferahlık oluşturuyor. Durumun diğer sağladığı ruh hali, olumsuzluk içeren birçok konu umurund

Bayram Türkmez
golbasigazetesi@gmail.com - 05355673077Dertleşmek istediğimde yazdığım tuhaf mektuplarım...
Orman içinde, tavanları ağaç işlemeli küçük bir köyevi'ndeyiz.Tavandaki Ayyıldızı ve emeği görünce evin küçüklüğü birden yok oluyor ve 16 yıldızlı konforunda his veriyor.
Milas 'ın dağ köyünde Celal dayı ve feriştah yengenin misafir severliği beni hep duygulandırıyor. Dagbaşındaki bu köyde beni tutan bu insanlar bende derin bir ferahlık oluşturuyor. Durumun diğer sağladığı ruh hali, olumsuzluk içeren birçok konu umurunda bile olmuyor. Olağanüstü bir durum olmadıktan sonra Kasım ayına kadar buradayım.
Burada yazılarımı duru bir düşünce de yazma fırsatı buluyorum. Ruh halim gezmek istiyorsa hemen zamanın yeterliliğine göre Bodrum-Datça arasında bir yere gidiyorum. Araba kullanmasını seviyorum, orman içerisinden giderken bile beni dinlendiriyor yeşim örtü ve aklımda olan negatiflikler pozitife dönüşüyor. Hele bir de arkadaş, dosta rastlarsam daha da mutlu oluyorum. Bu benim emeklilik halim olup, bazı arkadaşlar tatil olarak nitelese de 8 yıldan fazla süredir yaşam biçimim oldu.
Burada mıknatıs gibi beni çeken bir enerji var. Nedenini bilmiyorum ancak hiçbir şeyin tesadüf olmadığını biliyorum. Ankara’da da bu yaz bazı sosyal aktivitelerin içerisinde yer aldım. Koromuz vardı ancak birde Azerbaycan Dil Kursu’na başlamıştım. Bu kurs bayağı bir yoğunluk oluşturdu ve aynı köklerin, tarihin, kültürün insanlarını tanımak beni etkilemekle kalmadı, “2 devlet 1 millet”in ortak çalışmalarıyla ilgili birçok konuyu ıskaladığımızı da farkettim. Bu da bana bir sorumluluk hissi verdi.
Ve tüm bunları bırakıp, kendimi bulmak için orman içerisindeki dağ köyüne geldim. Doğa ve doğal yaşam aşkı, diğer aşklarımı bastırdı.
Ancak, bundan daha önemli bir şeyin farkına vardım, o da duru bir düşünceye sahip oluyordum. Kalbimin sesiyle, aklımın sesinin çatışmasının! mantığını da burada anlayacaktım. Zaman, en güzel ilaç misali akışına bıraktım duygularımı da, aklımı da. Bu duru düşünce de nerede, nasıl durur bilmiyorum. Doğanın enerjisine inanıyorum ve ona ihtiyacım olduğunu hissediyorum.
Zaten, doğayı sevmeyen, doğal yaşamı anlamayan, Doğa ile bütünleşemeyen için burası çok sıkıcı gelebilir. Bana göre burada insanlık boyutunda yüksek mertebelere ulaşmış o kadar çok yaşam var ki! Sadece insanlık boyutu değil aynı zamanda burada “küllerinden yeniden doğma”nın da ne demek olduğunu öğreniyorsun.
Hani, şehirlerde bir çok projeler üreterek “sıfır atık projesi” kapsamında maddi destek alan ilgili kurum ve kuruluşların yöneticileri sanıyorum ki köyde yaşayanlara çok şey borçlu. Zira, burada hiçbir şey boşa gitmiyor. Pet şişeler, tenekeler ve diğer kablara çiçekler ekiliyor, yemeklik için doğrananlardan çıkan kabukları mala, tavuğa, cücüğe verilir. Sobadan çıkan kül bahçelere gübre niyetine kullanılır. Sadece, marketten alışveriş sırasında alınan ince naylonlar/poşetler çöpleri doldurur. Hani, geçmişte kullanılan pamuk iplikli fileler de ortadan kaldırmasalardı bu ince poşetlerde kullanılmayacak.
Burada börtü böcekle herkes samimi olmuş. Yılandan korkan çok ancak kuyruklu dedikleri akrebin sokmasını da normal karşılıyorlar. Kuyruklu sokunca kimisi hiç hastaneye bile gitmiyor. Burada bahçeler 4 mevsim ekiliyor. Hani, her yıl kutlanan kadın hakları var ya, sanırım buradaki kadınlar için söylenmiş.
Çünkü, bahçelerin ekim, dikim ve bakım işlerini genelde kadınlar yapıyor. Ev işleri, bakım işleri derken zaman zamanda sırtlarında taşıdıkları otları hayvanlarına götürüyorlar.
Gençler artık köyü terkediyor. Çevre köylerde de maden ocakları var. Genelde bu maden ocaklarında çalışıyorlar. Ya da kamu kurumlarında işçi ya da Bodrum otellerinde çalışıyorlar. Kalan orta yaş zeytincilik yapıyor. Aralık -Şubat arası olan zeytinleri toplayıp, genelde fabrikasında zeytinyağı olarak ürün alıyorlar. Onun da piyasasını bulursa satarak geçimlerine destek sağlıyorlar.
Köyde sosyal hayat yok denecek kadar az. Köyler, büyükşehire bağlanıp mahalle olmadan önce imece varmış. Bu imece ile köylüler dayanışma halinde ortak çok işler yapmışlar ancak büyükşehire bağlanıp, mahalle olunca imece de kalkmış. Şimdi kimse bişey yapmıyor herşeyi kamudan bekliyorlar. Bu durum köyün gelişiminde olumsuzluk oluşturuyor. Buralarda da fetöcular-çetöcular etkili olmuş. Halen köyden firarda olan fetöcüler var. Hapis yatıp çıkanlar var...
Eskisi gibi birlik yok, Birliktelik kadim Türk kültürünün parçası olan düğün, nişan, mevlüt gibi etkinliklerde oluyor. Bu etkinliklerde olmasa birliktelik adına hiç birşey yok. Bu tür etkinlikler ister köyde, ister köy dışında olsun ayrım gayrım yapmadan herkes katılır. Bu güzel bir gelenek halini almış.
Köyün her türlü sorunu ve konusu kahvehane de konuşuluyor. Bir evde bir şey konuşulduysa yine orada duyuluyor. Biri bir yere gittiyse ya da geldiyse orada konu olur. Köyün orta yaş ve üstü yerlilerinde denize girme kültürü yok.
Ancak, son yıllarda benimle birlikte gelenler oluyor. "Köyün en fakiri benim, gezebiliyorum. Sizler daha çok gezebilirsiniz” diyerek cesaretlendirmeye çalışıyorum. Bayağı da etkili oluyor. Burada da akrabalar arası küslük, kırgınlık çok fazla. Genelde miras davası başta olmak üzere adeta mal yarışı yapar gibi bir yaşam biçimleri olmuş. Hepsinin ortak özelliği ise adalet duygularının yüksek olmasıdır. Kimse, kimsenin hakkını yiyemez, yiyen olursa da onun bedeli bir şekilde çıkıyor! Bunun manevi İnancı var ve bu da yaşam biçimi halini almış. Özellikle yaşlılar ve kadınlar hak-hukuk konusunda çok itinalı olup, manevi yönden çok güçlü bir duruşları var. Nazar konusuna inanç yüksek olup, onunla ilgili tedbirler alırlar.
Hem bu köy hem de çevre köyler ve ilçeler olmak üzere yeni insanlar, yeni kültürler ile düşünceler tanıma fırsatı buluyorum. Bu durum bana ne katar, gelecekte nasıl bir düşünceye sahip eder bilemiyorum ancak bu şartlarımda şikayetim yok.
Yaz boyu buradayım. Burada da kamu adına bazı yazılar yazıyorum, oluşturduğum sosyal medyalar ile Gölbaşı dışındaki bazı yerleşim alanlarıyla ilgili sorunları yine takip edip, gündeme taşıyorum. Haftanın 3-4 günü Milas'taki köy dışına çıkıyorum.
Gölbaşı’nda görmediğim bazı arkadaşlarımı bu çevrede görüyorum. Kimisi bozuk yolu olan orman içindeki dağ köyümüze geliyor, kimisi ile Bodrum da, Didim de, Akyaka’da ya da başka bir yerde buluşuyoruz ya da karşılaşıyoruz. Şimdilik günlerimiz böyle geçiyor.
Allah, hepimize sağlıklı, huzurlu gezmeler nasip etsin. Ruhu güzel, kalbi güzel insanların hayatımızda var olmasını sağlasın, bizlerinde hayata, insanlara, hayvanlara, tüm canlılara ve doğaya güzel bakmasını eksik etmesin. Bu konuların parayla, pulla da çok ilgisi yok. İçin güzelse herşey güzel oluyor.
Sevgilerimle, Saygılarımla
Bayram Türkmez
31 Temmuz 2025