BUNU SÖYLEMEYE VE YAPMAYA NEDEN İHTİYAÇ DUYDU/DUYUYOR?
Biz gazetecilerin en meşhur sorgusu,; yapılan, düşünülen, konuşulan, konuşulmayan, sunulan, sunulmayan... vb. hangi konu olursa olsun “Buna neden ihtiyaç duyulduğu” sorusu ve bulduğumuz cevabıdır.

Bayram Türkmez
golbasigazetesi@gmail.com - 05355673077BUNU SÖYLEMEYE VE YAPMAYA NEDEN İHTİYAÇ DUYDU/DUYUYOR?
Biz gazetecilerin en meşhur sorgusu,; yapılan, düşünülen, konuşulan, konuşulmayan, sunulan, sunulmayan... vb. hangi konu olursa olsun “Buna neden ihtiyaç duyulduğu” sorusu ve bulduğumuz cevabıdır.
Her alandaki gelişme ya da gerileme konularında can alıcı sorumuz kişinin ya da kurumun “Buna neden ihtiyaç duyduğunu” sormamızdır. Konuştuğumuz her kelime ya da cümleden tutunda, konudan ya da başkasının yaptığı ettiği, konuştuğu, uyguladığı…vs.vs. her konu için sorulabilecek en temel soru “Neden ihtiyaç duyulduğu!” sorusuna cevap bulabilmektir. İster yerelde, ister genelde siyasette olsun diğer alanlarda olsun bir kişi bir şey yaparken ya da bir kurum bir çalışma yaparken “neden ihtiyaç duyduğu” yönündeki sorgulamamız kulaklarımıza küpe olacak kadar önemli bir sorgudur.
Ben burada yazı yazıyorum. Yazının içerisinde birçok cümle kurarak bir konu anlatıyorum, ancak bir cümle de farklı boyutta yazıyorum. Hepsine ayrı ayrı “neden ihtiyaç duydu?” acaba diye sorduğumuzda zamanla bunu alışkanlık haline getirip, artık çevremizdekileri, yanımızdakileri ya da uzaktakilerin yaptıklarını, konuştuklarını ya da başka türlü hareket ve iletişimlerini “neden ihtiyaç duydu?” diyerek sorgulamak felsefi bir düşünü de beraberinde getiriyor.
Aslında özünde “arka plandaki anlaşılmayı” getiriyor. Ya da “Bulanık Mantıktan, Duru bir Mantığı ulaşmayı sağlıyor” bu durum araştırma ve geliştirme yönümüzü de pozitif olarak etkiliyor. Siyasiler bunu kendi dar alanlarında yapıyor. Ancak evrensel anlamda bakınca daha etkili yansıyor. Çünkü, birbirimizi tamamlamanın yani tam anlamanın yolu da budur. Bu arada, sayın Bahçeli'nin ezber bozan konuşmaları bu alanda ve anlamda çok yararlıdır. Bunun faydalarını göreceğiz!
Gölbaşı’ndaki siyasi, sosyal ve diğer dinamikler ile birlikte ilgi duyan herkesle biraz felsefe yapmanın toplumsal olarak çok yararlı olacağını düşünüyorum. Küçük bir dalga/sinerji oluşturabilirsek birçok ezberlerden kaynaklanmış “kalıplaşmış düşünceleride” yıkacağız.
Gölbaşı Adliyesi’nden emekli olan bir arkadaş geçen gün başından geçen bir konuyu anlatıyor. Anlatır iken “Hakime hanım şöyle, Hakime hanım böyle… geçiyor öbür tarafa Müdüre hanım şunu yapıyor, Müdüre hanım böyle…” deyip dururken artık dayanamadım.
“Hangi adliyenin hangi makam kapısında “Hakime” yazıyor, hangi adliyenin hangi makam kapısında “müdüre”yazıyor? Bu çıkışıma afalladı, onu dinleyen arkadaşları da sustu kaldı. O anda bir farkındalık oluşturmuştum. Çünkü, devlet eşitlik ilkesinde, kamu çalışanlarına da “insan” gözüyle bakar, kadın ve erkek diye cinsiyet ayrımı yapmaz. Cinsiyet ayrımı arap kültüründe ve genelde cemaatler de var.
İşin ilginç tarafı, Hakime, Müdüre…diye cinsiyet ayrımı yapan arkadaş bir de Demokratım, Cumhuriyetçiyim hatta Atatürkçüyüm diye bile söylemleri var.
Şimdi, böyle bu durumda soru da sorabiliriz. “arkadaş, neden böyle söyleme ihtiyacı duyuyor?” Bunun cevabını bulmak için kadını, erkeği, insanı hatta sistemi bile düşünmek zorundayız ki bu durum da bize kalıplaşmış alışkanlıklarımızın yıkılmasını sağlıyor. Bilinçaltında var olan düşüncesini bu sözlerle dışavuran arkadaş cinsiyet ayrımı yaptığının farkına vardığı için bir daha söylemeyecektir ya da söyler iken düşünmek zorunda kalacaktır.
Böyle durumlar çok küçük dokunuşlar olmasına rağmen aslında çok büyük etki yaptığını da farkettim. Bu durumları ben bile yaşıyorum. Onun için kimseyi yadırgamıyorum ve sorgulamıyorum. Çoğumuz bu konu da eksiğiz.
Çünkü, eğitim sistemi bize ezberciliği veriyor, sadece eğitim sistemi değil kamu çalışma sistemi de aynı şekilde kalıplaşmış düşünceleri yoğunlukta! Daha önce de çok defa yazdım kamu da bile öyle kelimeler kullanılıyor ki anlamını özümseler kesinlikle kullanmazlar ancak yıllardan beri aynı şekilde gelmiş, kalıplaşmış ve öyle gidiyor. Kimse sorgulayıpta düzeni bozmak istemiyor.
Onun için düşünce kalıplarını kırmaya, ezberleri bozmaya ihtiyacımız var. Bunun içinde sosyal açılım projelerine ve felsefi konulara arasıra girmek gerekiyor diye düşünüyorum. Bunları yapmak için akademik boyutta olmasına gerek yok, felsefeci olmaya gerek yok. Öz ve Söz bir olsun yeter!
Şimdi, ben bu yazıyı niye yazma/konuyu anlatma ihtiyacı duydum? İlçemizin sosyal yazar ve şairlerinden Ferruh Sidar ağabeyin dediği gibi öncelikle kendimiz için sanırım!!!
Sevgi ve Saygılarımla
Bayram Türkmez
25 Kasım 2025

