Bu viyadük projesi gerçekse akıllara ziyan…
Gölbaşı’nda ne var, ne yok! dersek ramazan ayı rehavetinden başka, toplu iftar sofralarından başka gündem de pek bir şey yok.
Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Melih Gökçek, viyadük yaptıracakmış! Yine gündeme getirdi. Bana göre de Gölbaşı’na adeta bir beton duvar çekecek ve iki yakası bir daha da bir araya gelmeyecek. Sabah güneş alan dükkan ve konutlar güneşten mahrum kalacak, karşı tarafı yürürken ya da işyerinde otururken seyredenler artık bol bol viyadük betonlarını ya da film kaplı camları izleyecek…
Bu viyadüğe karşıydım ve hepte karşı olacağım. Çünkü, en başta beton yığınına karşı olduğum gibi, Gölbaşı Konya Yolu geçit projesini de asla bu viyadük projesi çözmeyecek. Aksine daha da sorun haline getirdiği gibi birde ekonomik olarak zarar verecektir. Bu viyadük için ÇED raporu istenmeyecek mi! istenecek mi! bunda da halen açıklık yok. Sonucunda bu mahkemelik bir proje olacaktır. Neden, bu viyadük konusunda ısrar edilir onu da ben anlamam, Gölbaşı’na hizmet olarak algılanıyorsa aksine bir külfettir, zarardır…
Bizden söylemesi taktir etkili ve yetkililerindir…
Toplu iftarlar siyasi şova dönüşüyor..
Mübarek Ramazan ayı iftar sofralarınında formatı değişti. İftar yemekleri önce kapalı alanlarda toplu verilmeye başlandı, Sonra açık hava da (sokaklarda-parklarda) toplu iftar yemekleri verilmeye başlandı. Siyasilerinde bazen şov haline getirmeye çalıştığı iftar sofraları adeta yarış eder gibi, “senin iftar yemeğine daha az vatandaş katıldı!..Bizim iftar yemeğine daha çok vatandaş katıldı! gibi gereksiz söylemlerin yanı sıra, siyasi yansımaları da hoş olmuyor. Amacına uygun da olmuyor. Vatandaşı da anlamak güç zaten, güzel güzel evinde taze sıcak yemek yemek varken ne işin var, kuyruga geçipte soğuk sıcak demeden önüne getirilen yemekleri yemenin anlamı nedir ki! Fakirlikten desek böyle bir şey de yok, o zaman bu iftarlar ne için, kimin için veriliyor! Zaten, siyasi bir değer çıkarmakta akıl işi değil...
Eskiden fakirler için verilirdi iftarlar, şimdi ise toplumsal birlik, beraberlik ve hoşgörü ortamları oluşturmak için veriliyor ancak siyasi yansımalarının gölgesi altında kalıyor..
Gerçi ben karar aldım, hiçbir toplu iftar yemeğine katılmıyorum.
Gölbaşı’nın siyasi kaderi değişiyor..
Türkiye’de olduğu gibi Gölbaşı’nda da siyaset değişiyor, siyasetçi değişiyor. Yeni nesil siyasetçiler gündemi belirliyor. Eskilerden kalma birkaç siyasetçi halen direniyor, söz sahibi olabilmeleri için kollektif çalışmaları gerekiyor. Ancak, buna da gerek kendilerini yormanın anlamı da yok, bence işlerine güçlerine bakmalılar, artık kendilerine meslek edindikleri ve beslendikleri aktif siyasi yaşamdan çekilerek iş hayatına atılmalılar. Bu alanda büyük başarılar kazanacaklarına eminim…
Yerel seçimler 6 ay öne alınacak. Bu demektir ki 6 ay sonra da yerel siyasi hareketlilik başlayacak, herkes kendisine yer yapmak için gücünü ortaya koyacak ve siyasete şekil verecek.
Yerel seçimlerin hedefinde var olan belediye yi kazanmak için 2 partinin yarışacağı görünüyor. AKP ve MHP belediye başkanlığı seçiminde iddialı olacak, bu şartlarda CHP’nin öyle bir derdi/iddiası yok gibi görüyorum..Hemşeri guruplarının etkisi belediye başkanlığınında kazanılmasında rol oynayacak. İlk düşünülen hemşeri gurubu Ankaralı olup, AKP ve MHP adayının kesin olarak Ankaralı olması bekleniyor. Ankaralı olmayan bazı partili ya da partisiz kişilerde CHP’den çok güçlü bir (Ankaralı olmayan bir yerel ünlü) isim çıktığı taktirde aradan çıkabileceği hesabı yapıyor. Böyle bir şey olsa da CHP’nin işi zor. Baktığım zaman CHP İlçe Teşkilatı yönetiminde hep iki kişi var. Birisi Hem Başkan, Hem de Meclis Üyesi Ercan Şimşek, birde Meclis Üyesi Yusuf Aksakal..başka 3. bir kişi olarak kamuoyunda iz bırakan kimse yok.
MHP Teşkilatına bakarsak, teşkilatta zayıf ancak Belediye Başkanı Yakup Odabaşı’nın MHP’li olması ve fazla yıpranmaması tüm siyasetini taşıyabiliyor. Muhalefette olmasına rağmen geçen dönem AKP’li olan iktidar partisinden daha fazla hizmet verdiği/vereceği görülüyor…Büyük bir ihtimalle yeniden aday olacaktır. Ankaralılara da hayli pozitif yansımakta olup, dış mahallelere görmedikleri hizmetleri götürüyor, unutulan kültürlerini (sin sin gibi) ortaya çıkararak kendi kimliklerini, sonucunda bir özgüven oluşmasını sağlıyor..Kimisi, eş, dost, akraba ile yönetiyor diyerek muhalefet yapıp yıpratmaya kalksa da yaptığı hizmetler bu olumsuz muhalefeti ortadan kaldırıyor..Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü ve Başkan yardımcısı gibi bazı yöneticilerin çalışma yöntemini değiştittirmesi İle sanırım daha başarılı bir yönetim sergileyecektir.
Burada kilit olan AKP ve onun adayıdır. Buradan bir Ankaralının aday olacağı yüzde 99 ihtimaldir. Genel Merkezin bir adayı var, Büyükşehir Belediyesinin bir adayı var, İl Başkanlığının bir adayı var..Gölbaşı’da ayrı bir düşünce olursa da hiç şaşmamak gerekiyor. Buranın adayını Başbakan Recep Tayyip Erdoğan belirleyeceğini tahmin ediyorum. Bir ihtimal de geçen dönem söz verdiği ( aday olamayan) adayda olabilir ancak Ankaralı aday olması konusunda Genel Merkez yöneticilerine ve Başbakana öneriler yoğunlukta olacaktır.
Sonucunda siyasette akşamdan sabaha çok şey değişiyor, ancak su aka aka da yolunu buluyor…
Artık günümüzde yerel gazetelerin yazdığı 2 satır yazı ile etkilenen yerel yöneticiler yok, çünkü onların hedefleri büyük olup, küçük şeylerle uğraşarak zaman kaybetmiyorlar.
Diğer yandan, yönetimlerde kendine yer yapmak için uçan kuştan medet uman pasif siyasetçiler ya da siyaseti meslek haline getirerek ondan beslenen kişiler, yerel basında veya bazı ortamlarda kendilerini anlatmanın bir yolunu buluyor. Ancak, icraat konusunda ya da proje üretim konusunda sıfır çektikleri için samimi görünmedikleri gibi, siyasi geçmişlerindeki tutarsızlıklar nedeniyle de kendilerini kabul ettirmek zor oluyor...
Neyse, bu da her parti teşkilatının iç sorunu gibi görünüyor…En az 6 ay daha siyaset böyleyoklamalarla! gider, ondan sonra da herkes yolunu çizer gider…saygılarımla |