|
||
Böyle siyaset Gölbaşılıların kaderi değil... | ||
Bayram Türkmez Haberi | ||
![]() |
||
Gölbaşı’nda her şey güllük gülistanlık mı! dersek koskocaman bir HAYIR’ı herkes söyleyecektir.
Birçok konu da eksik ya da yanlı oluşumlar yüzünden “Vurun Abalı’ya” misali suçlu arayacağımız zaman ilk başta yerel gazeteciler göz önüne geliyor, siyasetçileri hep geri plana atıyoruz.
Oysaki, siyasetçinin sesi, gözü, kulağıdır basın, siyasetçi söyleyecek yerel basın yazacak. Siyasetçi eylem yapacak, yerel basın yazacak. Siyasetçi muhalefetini yapacak, övgüsünü söyleyecek yerel basın yazacak. Siyasilerin çoğu kendi görevlerini de gazeteciler üzerine yükleyerek, hatta bazı vatandaşlar daha ileri giderek polisin, jandarmanın, savcının…görevlerini de gazetecilere yükleyerek görev beklemektedir. (Örnek: Bir olay olmuştur, bunun araştırılması, soruşturulması, denetlenmesi gibi konuları bile gazetecilerinin asli görevi olarak görenler var, oysaki gazetecinin işi haber yapmak, kendi düşüncelerini yazacaksa da yorum yapmak. Bundan ötesi, siyasetçilerin işidir.
İktidar ve muhalefet partisi teşkilatları var. İktidar ve muhalefet partisi Belediye Meclis Üyeleri var. Yani, birbirlerini denetleyebilecek, birbirlerinin yaptıklarını ve yapacaklarını tamamlayabilecek oluşumlar ve temsilcileri var.
Sorun ise, Siyasi muhalefet ve STK temsilcilerinin sessiz kalması ve Gölbaşı’nda sanki her şey güllük gülistanlıkmış gibi seyretmeleri ve kamuoyu ile paylaşmamalarıdır.
Yerel bir gazeteci olarak bakıyoruz sorun nerde acaba! diye…
Gölbaşı’ndaki siyasetin belli insanlar üzerinde yürütülmesi, siyasi tabuların yıkılamaması, hemşehri başta olmak üzere belli gurupların hakimiyetinden kaynaklanıyor.
/// /// ///
İlçemizin siyaseti belki de Türkiye’nin siyaseti gibidir. Öncelikle şunu söylemek istiyorum. Türkiye olağanüstü bir dönemden geçiyor. 15 Temmuz hain saldırı sonucu İlçemizde de Demokrasi Nöbetleri adı altında 27 gün süren etkinlikler yapıldı, konuşmalar oldu, birlik ve beraberlik mesajları verildi. Bu bir memleket sorunu olarak karşımızda durdu ve halen duruyor... Bu hassas süreçte belediyenin organizasyonlarında, ilçemizde görev almış Belediye eski başkanları, hatta eski meclis üyeleri, eski ilçe başkanları ve diğer sosyal siyasal dinamikleri maalesef göremedik. Ve ben bunu organizasyon eksikliğine bağlamıştım... Ancak sadece bu organizasyonları yapanların eksikliği değil! Sadece 1 sefer mevcut ilçe başkanları organizasyona davet edildi ve konuşma yaptılar. Diğer taraftan dönemin kaymakamı bile 1 defa bu organizasyona katıldı ve konuşma yaptı. Bu konu da yerel gazeteci Özcan Aydoğdu’nun doğru bir tespiti var. “İlçenin mülki amirinin böyle organizasyonlarında davete ihtiyacı yok. Zira, mülki amir'dir organizasyonun başında olmalıdır…” doğrudur. Belediye Başkanı bile izin alırken, mülki amire yani kaymakama haber veriyor... Kaymakam beyin davet edilip edilmemesi bir mazaret değildi... Neyise, konuyu fazla dağıtmayayım. Dedim ya, Gölbaşı’nda Belediye eski başkanları başta olmak üzere, bu ilçenin yönetiminde söz sahibi olmuş, geleceğine etki yapmış siyasi ve sosyal hangi dinamik varsa orada olmalıydı. Demokrasi Nöbetlerini “Ramazan Eğlencelerine” çevirdiler diye katılmamanın bir bahanesi var ise, o zaman en azından yerel basında, başka ortamlarda seslerini duyurmalılar, birşekilde bunu gündemlerine almaları çok anlamlı olurdu. Anlamlı olurdu diyorum zira, ilçemizdeki siyasi menfaat üzerine kurulmuş tabuların yıkılması için, kişisel menfaatlerin memleket meselelerinin önünde olmaması gerektiğini herkes söylüyor. Bunun göstergesi de; bu ilçenin ekmeğinden suyundan ve kamu'sundan yararlanan kişiler olarak en ön saflarda olmaları gerekiyordu diye düşünüyorum...
/// /// ///
Her seçim öncesi piyasaya çıkan siyasi ve sosyal dinamiklerin sadece yaptıkları Belediye Başkan adaylarıyla siyasi pazarlıklar olup, “Benim şu kadar tabanım var, şu kadar oyum, destekçim var. Şu şartlarda ben seni desteklerim…” pazarlığı ile yerlerini yapmakta ve bunda da başarılı olmaktadırlar.
Ülkemizin kaderi olmayan ve AB’de olmak üzere, TBMM’deki hiçbir siyasi parti yöneticisininde gündemine almak istemediği, almadığı bu siyasi partiler yasasının bir sonucudur bu zaten.Burada da yaşıyoruz. Bu ilçemizin bir sorunu değil ülkemizin sorunudur. Bu çözülmez ise sorunların çoğuda çözülmez. Dediğim gibi siyasi ve sosyal dinamikler her seçim dönemi adaylarla pazarlık ederler. Bana, bunu yalan diyen bir belediye başkanı, belediye başkan adayı çıksın söylesin. Maalesef bu bir gerçek... (Gölbaşı’nda 1-2 belediye başkanı ve adayı ile birkaç eski ve yeni meclis üyesini bu konunun dışında tutabiliriz) Bu pazarlıklar öyle ufak tefek şeylerde değil yani… Kazanabilecek partinin Başkan adaylarının hepsinden istiyorlar birde el altından görüşmeler yaparak. İlk istedikleri şey, Meclis Üyesi listelerinde en iyi sıraları kendileri için değilde, kendi akrabaları başka olmak üzere, eğer yakından/uzaktan akrabaları yoksa kendi köylüleri olmak üzere meclis üyesi listelerine yazdırıyorlar. Yani, ilçemizde siyasi ve sosyal bir dinamik haline geldiyseniz, çevrenizde 50-100 kişilik guruplar oluşturup, teşkilatlara gidip gelip ya da daha önce belediye başkanlığı gibi görevler yapıp bir marka olduysanız bu pazarlıklar çok kolaylaşıyor... Dedim ya, bu pazarlıklarda ilk önce meclis üyeliği sıralaması üzerine oluyor, peşinden geliyor Belediye yönetiminde şu müdürlük senin, bu müdürlük benim, şuraya kadar olan ihaleler benim kontrolümde, buraya kadar olan ihaleler senin kontrolünde, şu alanlarda imar tadilatı yapılsın, bu alanlarda imar böyle yapılsın…” bunlar hep pazarlık konusu olup artık ne kadarı kabul oluyor, ya da hiçmi kabul olmayıp destek alınmıyor bilemiyoruz. Bunları en iyi bilenler Bugüne kadar Belediye Başkanlığı yapanlar, Belediye Başkan Adayı olanlar olup, bu insanların hatıralarını yazması gerekiyor ki, ilçemizde de bu siyasetin karakutusu açılsın. Ancak, bilinen bir şey var ki, kesinlikle böyle pazarlıklar her seçim dönemi oluyor. Artık ne kadarı kabul görüyor, ya da görmüyor orasını bilmiyorum. Seçimden seçime ortaya çıkan bu siyasi ve sosyal dinamikler memleket meselelerinde suskun kalınca dikkat çekiyorlar...Ve bu insanlara şunu söylemek hakkımız; Sadece böyle olağanüstü zamanlarda değil herzaman; bu ilçenin hertürlü kamu menfaatinden yararlandıysanız, siyaset üzerinden yöneterek ekonominiz 20-50-100 kat arttıysa bu sadece bir vicdani görev değildir. Tüm yaşananlardan ve yaşanacaklardan da sorumlu sizlersiniz ve sizlerinde bu duyarlılıkta olmanız gerekiyor, tabi adalet duygunuz var ise! İlla ki, akrabalarınız, köylüleriniz meclis üyesi olmak zorunda değil. Eğer çalışkansa, üretkense ve Belediye çalışmalarına ihtiyaç olup, Gölbaşı’na hizmet üretme de yararlı olacaksa o da olsun. Ancak toplumsal bir denge, toplumsal bir kaosa, ayrımcılığa fırsat vermemek için, başka üretken ve hizmet vebilecek insanların yok olmasını engellemek için, İnsan/Kul hakları için ve adaletli ve geliştirilmeye yönelik hizmet için en başta sizlerde adalet duygusu olacak. Olmazsa memlekette gelişme olmaz, sorunlar çözülmez, birlik olmaz, dirlik olmaz, bütünlük olmaz. Kaos olur. Siyasi ve sosyal dinamiklerin adalet duygusu olmazsa vicdanı olmaz. Vicdanı olmazsa insanlığı olmaz. İnsanlığı olmazsa kimseye faydası olmadığı gibi toplumsal zarar olur... Onun için adalet duygumuz hep var olacak ki; mazlumun ve masumun ahını almayacak, insanlar arasında bölücülük, ayrımcılık olmayacak, Bu milletin birliği, dirliği, bütünlüğü olacak. Yani, yan gelip yatmayacaksın, taşın altına elini koyacaksın. Öyle, keseyi doldurup, bir kenarda oturmayacaksın. Seçimden seçime piyasaya çıkıp, haksızlığa, adaletsizliğe... fırsat vermeyeceksin. Bak bu ülke için şehit olanlara; onlar bu ülke için canını veriyor, anneler babalar oğullarını veriyor, sende bu halkın üzerinden kazandıklarını versen ne olur. Hiçbirşey veremiyorsan adalet dağıtabilirsin, tecrübenle, imkanlarınla bu adalet duygularına hitap edebilir, haksızlıklara suskun kalmayabilirsin... Millicilik taslıyon, en basit yerli cep telefonu üretimleri var iken ya da başka ürünler var iken, gidiyorsun yabancı markaları göstere göstere taşıyorsun, Millicilik taslıyorsun yabancı isimleri tabelana yazdırıyorsun, millicilik taşıyorsun halen yediğin içtiğinin çoğunda yabancı ürün markası var… Böyle çelişki mi olur. Sözümü Hz. Mevlana’nın bir özlü sözü ile bitireyim yoksa uzayıp gidecek… Ya, Olduğun gibi görün, Ya göründüğün gibi ol… Bu şekilde görülemiyorsan, demek ki bir sıkıntı var…
Selam ve Saygılarımla 15 Eylül 2016 Bayram Türkmez
(Bu yazımın devamı olarak ilçemizdeki siyasi hareketleri yorumlamak istiyorum. İlçemizde her şey güllük gülistanlık mı! Bu sessizlik neden? Siyasi teşkilatlarda neler oluyor! Gözlemlerim, duyumlarım ve anlatılanları sizlerle paylaşmak istiyorum. )
|
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.